İçindekiler;
Batılı kaynakların “Hâkim-i Tıb”, diğer bir deyişle “Hekimlerin Piri ve Hükümdarı” olarak nitelendirdikleri İbn-i Sina’nın bin yıl önce kaleme aldığı Küçük Tıp Kanunu (El Kanun El-Sağir fi’t Tıbb)’nda sağlıkla ilgili önemli öğütler bugün de halen geçerliliğini muhafaza ediyor.
İbn-i Sina[1]
“Anne bebeğini sütten kestiği zaman yemeğe dönmelidir. Yemeklerin en hafif ve yumuşağı ile başlanmalı, ağırlarına doğru yavaş yavaş ilerlemelidir. Yedi yaşından sonra, 14 yaşına erişinceye kadar çocuğa meyve suyu içirilmemelidir. Çünkü bu beyin ve sinir sistemini zayıflatır.”
“Uçuk ve mantar tedavisine bölgeye uygulanacak olan ilaç, sarı terminalia tohum özü, meyan kökü yaprağı karışımının ezilmesi bölgeye sirke yağ ve petekle sürülmesidir. Gıda hafifletilir.”
“Kuvveti yerinde olanlar için soğuk su banyoları iyidir. Mevsimin soğuk su banyosuna muvafık olması lazımdır. İhtiyarlar ve çocuklar için soğuk su banyoları iyi değildir. Soğuk suya birdenbire girmelidir, titreme gelmeden evvel çıkmalıdır. “
“Hastaya yağlı acı yayık, şekerli süt ve zencefil içirilir. Beline menekşe yağı sürmüşse tatlı içeceklerden alıkonulur, balık eti yedirilir. Şayet soğuk tabiatlı bir kimse ise terbiyelenmiş zencefil, rafadan yumurta ve uzun biber yedirilir. Keza bal ile soğangiller, şişman piliç, kuş eti yedirilip bayat içecekler içirilir. Beli yoğurt ve yasemin yağı ile yağlanır.’’
“Akla ve gözlere zarar verir. Cinsel iktidarın varlığının göstergesi yaş ne kadar ilerlerse ilerlesin cinsel ilişkiye şehvet duymaktır. Çocuk denecek kadar küçük yaştaki arzuya cinsel iktidar denilemez. Bu haldeki bir cinsel arzunun terk edilmesi kişiyi bunaltır, yemeğe olan isteği iptal eder. Bu konuda aşırı gitmek bedeni bitkin düşürür, görmeyi zayıflatır ve akıl dengesini bozar.’’
“Aşktan hüzün, uykusuzluk, sayıklama meydana gelirse akli dengesini kaybetmesinden korkulur. Bu durumda çorba türü sıvı yiyeceklerle beden nemlendirilmelidir. Her gün hamama götürülür. Menekşe yağı koklatılır. Bu bedenin ilacıdır. Ruhun aşkına gelince bu bir psikolojik hastalık türüdür. Bu kişiye nasihat edilmelidir. Ta ki duyguları olabildiğince hafiflesin. Ya da daha başka işlerle düşüncesinin meşgul edilmesi gerekir.”
‘Hekimlerin Piri’ astım hakkında da şu şifalı bitkileri öneriyor: “Bir kimse yürürken hareketlerinde nefes darlığı ile birlikte sert sallantı ve göğsünde ağırlık varsa pişirilmiş kuru zufa otu yedirilir, ada soğanı sıyrığı (yalamtık), geven, sarı incir, kabuksuz badem ve bal ile birlikte yedirilerek içirilir. Ceviz yağı ile birlikte nohut suyu, dereotu, yedirilir ve sıcak su içirilir.”
“Uyku organları dinlendirir ve yemekleri sindirir. Kişiyi ve nefsi korur. Bedendeki doğal hareketler uyku ile olgunlaşır. Aşırı uyku bedeni soğutur, kişiyi aptallaştırır, yüzü kurutur. Uykusuzluk ise cesedi kurutur, nemini temizler, güçleri çözer, iradeyi engeller, mizacı bozar. Aşırı uykusuzluk hali akli dengesizliğe sebep olur.”
“Özel olarak yüksek sesle okumak, başı ve baştaki organların hareketini sağlar. Onları ısıtır, temizler ve yeniden güçlendirir. Hızlı yürüyüş kalçaları, uylukları, bacakları ve ayakları hareket ettirir; bunları ısıtır ve güçlendirir. Sportif hareketlerin en dengelisi yavaş yürümektir.”
“Ateşli baş ağrısı kandan olur. Alameti ise yüz kızarması, damarların barizleşmesi, nabız atılının büyümesidir. İlacı kan vermek ve hacamat (vücuttaki pis kanın atılması) yaptırmaktır. Alınması gereken gıda yumurta sarısı, hindiba ve sirkedir.”
“Böbreklerde şiddetli ağrı meydana gelir ve hastanın idrar kabında kum kalırsa böbreklerde oluşmuş taşlardan dolayıdır. Hastaya şu ilaçlardan biri verilir: Kabuksuz karpuz çekirdeği veya çekilmiş üzüm çekirdeği veya kereviz ve anason çekirdeği verilir. Diken çekildiği, gül çekirdeği, gül, hatmi tohumu, molehiya tohumu birer dirhem ağırlığında öğütülür, taze, mayhoş meşrubatla ezilerek içilir. Ağır yemekler ve süt ürünlerinden men edilir, acı badem yağı ile siyah nohut yedirilir.”
İBN-İ SİNA’NIN SAĞLIK TAVSİYELERİ
Yorum Yaz