İçindekiler;
Sosyal Sorunlar IV. Üretim faktörlerinden biri olan emeğin tam olarak kullanılmaması anlamına gelen işsizlik, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sosyal sorunlarından biridir. İşsizlik, insanların psikolojik sorunlarının sonucu olarak ortaya çıkan toplumsal sorunları arttırmakta ve ülkelerin ekonomilerini etkilemektedir. Ekonomik ve sosyal sorunların etkisi ülkelere göre farklılık göstermesine rağmen, ister gelişmiş ister gelişmekte olan ülkelerde yaşanan en büyük sorunlardan biri olan işsizlikle mücadelede, gelişmiş ülkeler iş yaratma projeleriyle, gelişmekte olan ülkeler ise kalkınma ile çözüm aramaktadır.
Çalışma istek, arzu ve yeterliliğinde olmasına rağmen aradığı halde düzenli bir gelir sağlayacak iş bulamayan kişiler işsiz olarak kabul edilir. İşsiz tanımı en genel ifade ile şu şekilde yapılabilir: “İşsiz; işi olmayan, iş arayan ve işe başlamaya hazır olan kişidir”. Bu konular ile bağlantılı olarak kullanılacak anahtar kavramlar şunlardır: İşsizlik durumu, kişinin kendisine, ailesine, çevresine dolayısıyla da topluma maliyetler yükleyen önemli bir sorundur. İşsizlik, küresel bir boyut taşımakla birlikte ülkelerin sosyo-ekonomik düzeylerine bağlı olarak farklılık gösteren bir sorundur.
Ancak ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ne olursa olsun tüm ülkeler için işsizlik en önemli sorunların başında gelmektedir. İşsizliğin yarattığı sorunların başında kişilerin maruz kaldığı gelir kaybı yani ekonomik güvenceden yoksun kalma gelmektedir. Çalışmanın getirdiği maddi ve manevi avantajlardan yoksun kalan kişi birçok sorun yaşayabilmekte, yaşanan sorunlar ise toplum düzenini bozabilmektedir. Kişi için bir işe sahip olmak, kendisi ve aile üyelerinin geçimlerini sağlayabilmek için gereksinimden çok bir zorunluluktur. Ancak insanlar çalışma hayatında sadece geçimlerini sağlamak amacıyla bulunmazlar.
Çalışma hayatı kişilerin kendilerine olan güvenlerini arttırır ve çalışmaları sonucu bir değer yaratmış olmak kişilere olumlu psikolojik katkı sağlar. Tek geçim kaynağı yaptığı iş karşılığı elde ettiği ücret olan kişi ve ailesi için, düzenli olan ücretin kaybedilmesi yani işsiz kalma durumu birçok sorun yaratır. İşsizlik sonucu yaşanan sorunlar, psikolojik ve ekonomik özellik gösterir. İşsizliğin yarattığı ekonomik sorun, gelir kaybına neden olmasıdır. İşsiz kalan kişinin yaşadığı psikolojik sorunlar en az ekonomik sorun kadar kişinin yaşamını etkiler. Kişide özgüven kaybı, hayal kırıklığı ve çaresizliğin yanında stres yüksek derecede hissedilir.
Uzun süre işsiz kalan ve psikolojik sıkıntı içine giren kişilerde, alkol/uyuşturucu bağımlılığı, boşanma, intihar ve suç işleme eğiliminde artış gözlenmektedir. Gelir kaybına maruz kalan kişi yaşadığı stresten uzaklaşabilmek için alkole, uyuşturucuya yönelebilmekte, temel ihtiyaçlarını bile karşılayabilecek geliri olmadığı için hırsızlık yaparak suç işleyebilmektedir. İşsizlik sonucu psikolojik olarak sıkıntı içine giren kişinin aile hayatında da sorunlar yaşanmakta, boşanmalar görülmektedir. İş bulma ümidinin kaybolması durumunda kişide psikolojik rahatsızlıklar ortaya çıkmakta, hatta kişi bununla başa çıkamadığında intihara kadar sürüklenebilmektedir.
İşsizliğin yarattığı bireysel sorunlardan bir diğeri de mesleki bilgi ve becerilerin aşınması durumudur. Uzun süre işsiz kalan kişilere eski becerilerinin tekrar kazandırılması hem zaman alacak hem de ekonomiye maliyet yükleyecektir. İşsizlik sonucu yaşanan kişisel gelir kayıpları, milli gelirin azalmasına neden olmaktadır. Milli gelirdeki azalmalar, istihdam yaratacak yatırımların oluşturulmasını engeller. İstihdam yaratacak imkânların daralması sonucu işsizlik çözümsüzleşecek, toplumsal boyutta sorunlar yaşanacaktır. Kısırdöngü haline gelen işsizlik durumu, hem kişilerin hem de bağlantılı olarak toplumların gelişmişliklerini ve ekonomilerin büyümelerini etkileyecektir.
İşsizlik sonucu ülke ekonomisinde meydana gelen daralma, vatandaşlar arasındaki gelir dağılımını olumsuz etkiler. Bireysel, ekonomik ve sosyal maliyetinin yüksek olması nedeniyle işsizlikle mücadele etmek bir zorunluluktur. İşsizliğin yarattığı sorunlar karşısında toplumun korunması görevini devlet üstlenmektedir. Sosyal Devlet ilkesine göre, işsizlikle mücadelede sorumluluk devletindir. İşsizlikle mücadele için uygulanan istihdam politikaları, işsiz kalanlara gelir desteği sağlamaya yönelik “pasif politikalar” ve işsizliği azaltmaya yönelik “aktif politikalar” olmak üzere ikiye ayrılır. Pasif istihdam politikaları işsizliğin yaratmış olduğu olumsuzlukları gidermeye yönelik politikalardır.
Aktif istihdam politikalarında ise, işsiz kalanları işsizlikten kurtarmak amaçlanır. Uygulamadaki bu iki istihdam politikası birbirlerini tamamlamaktadır. Pasif istihdam politikaları, işsizliğin olumsuz sonuçlarını gidermeyi amaçlayan politikalardır. İşsizlikle ilgili olumsuzlukları onarmayı hedefleyen pasif istihdam politikaları, yeni istihdam olanakları sağlamaya yönelik değil, ekonomik olarak güvence sağlamaya yöneliktir. Bu politikalar, işsizleri maddi olarak desteklemeyi ve işsizliğin neden olduğu bireysel ve toplumsal sıkıntıları azaltabilmeyi amaçlamaktadır.
İşsizlik sigortası; bir işyerinde çalışırken, çalışma istek, yetenek, sağlık ve yeterliliğinde olmasına rağmen, kendi istek ve kusuru dışında işini kaybedenlere, uğradıkları gelir kayıplarını kısmen de olsa karşılayarak kendilerinin ve aile fertlerinin zor duruma düşmelerini önleyen, sigortacılık tekniği ile faaliyet gösteren, Devlet tarafından kurulan zorunlu bir sigorta koludur. İşsizlik yardımı, gelir kaybına maruz kalan işsizlere asgari bir gelir güvencesi sağlayan bir diğer pasif istihdam politikasıdır. İşsizlik yardımı, sosyal devlet ilkesini benimseyen ülkelerdeki işsizlik sigortasından yararlanamayanlara yönelik bir uygulamadır. İşsizlik yardımına hak kazanabilmek için işsiz kalan kişi ihtiyacı olduğunu belgelendirmeli ve işsizlik sigortasından yararlanmıyor olmalıdır.
İşsizlik yardımında yapılan ödemeler işsizlik sigortasına oranla oldukça düşük ama daha uzun sürelidir. Hatta muhtaçlığı devam ettiği sürece de bu yardım devam etmektedir. İşsizlik yardımını işsizlik sigortasından ayıran en önemli fark, işsizlik yardımının sadece devlet tarafından karşılanmasıdır. İşsizlik sigortasında olduğu gibi çalışan, işveren ve devlet üçlüsü sorumluluğunda değildir. Pasif istihdam politikalarının başarılı olabilmesi için, hem işsizlik sigortası hem de işsizlik yardımının, kişilerin çalışarak elde edebilecekleri gelirden, daha düşük bir gelir sağlaması gerekmektedir. Kısıtlı ödeme yapılmasının amacı kişileri aktif olarak iş aramaya devam ettirebilmektir.
Bu yüzden de işsizlik sorununu azaltmayı hedefleyen aktif istihdam politikaları uygulamaktadır. Ekonominin canlanması, yatırımların ve üretimin artması işsizliğin çözümü için yeterli değildir. Bu çabaların yanında istihdam politikalarının da uygulanması gerekir. Pasif istihdam politikaları işsizlere gelir sağlamayı amaçlayan uygulamaları kapsarken aktif istihdam politikaları işsizlerin işe yerleştirilmesine ve istihdam yaratılmasına yönelik uygulamaları içerir. Aktif istihdam politikaları uzun dönemli işsizlerin istihdamının arttırılmasına yöneliktir.
Uygulanan aktif istihdam politikaları, işsizlerin niteliklerini geliştirmek suretiyle verimliliklerini arttırarak iş bulmalarına ve çalışma yaşantısına geri dönmelerine destek olmayı amaçlar. Ancak aktif istihdam politikaları yüksek maliyetlere neden olacağından öncelikli olarak dezavantajlı işsizlerin bu programdan yararlanması sağlanmaktadır. Aktif istihdam politikaları, iş bulmakta büyük sorunlar yaşayan uzun dönemli işsizler, gençler, kadınlar, engelliler ve göçmen işsizleri hedefler. Ayrıca aktif istihdam politikaları vasıtasıyla insan kaynağının geliştirilerek yapısal değişimlere uyum sağlanması ve işsizlik sigortasının kötüye kullanılmaması amaçlanır.
Uzun dönemli işsizlik durumu kişi üzerinde olumsuz etki yaratır. Uzun dönemli işsizlik yüzünden kişinin motivasyonu azalmakta, mesleki becerileri eskimektedir. Bu olumsuzlukların giderilmesi için aktif istihdam politikaları uygulanmaktadır. İşsizliğin yarattığı sorunların başında kişilerin maruz kaldığı gelir kaybı yani ekonomik güvenceden yoksun kalma gelmektedir. Çalışmanın getirdiği maddi ve manevi avantajlardan yoksun kalan kişi birçok sorun yaşayabilmekte, yaşanan sorunlar da toplum düzeninin bozulması anlamına gelmektedir.
Ekonomik ve sosyal sorunların etkisi ülkelere göre farklılık göstermesine rağmen ister gelişmiş ister gelişmekte olan ülkelerde yaşanan en büyük sorunlardan biri olan işsizlikle mücadelede gelişmiş ülkeler iş yaratma projeleriyle gelişmekte olan ülkeler ise kalkınmayla çözüm aramaktadır.
Devletsel.com ekibi olarak sizlere bu makalemizde Sosyal sorunlar konusunu ele aldık bu ve bunun gibi konular için sitemize burdan ulaşabilirsiniz.
Sosyal Sorunlar IV
Yorum Yaz